Öyle süreçler yaşadık ki, kitap olmaya değer şeylerdi ve yaşadığımız hiçbir şeyin yok olmasına izin vermeyeceğimizin de bilinmesi lazım. Biz yıllar önce ak ile karanın – iyi ile kötünün o sınır ayrımını yaptık ve birilerinin temsil edilmesini değil, bir anlayışın temsil edilmesi kanaatine vardık. Dünya üzerinde hiçbir halkı topyekün kötü ve düşman ilan etmezken, kendi toplumumuzun içinde yerleşmiş bazı zihniyetlere açıkça karşı geldik ve bununla mücadele yürüttük. Derlemeci değiliz ve ne tüm Çerkes halkını, ne de dar alanda bir diasporal bölgeyi topyekün derleyerek her anlayıştan tüm Çerkesleri bir amaca yöneltecekte değiliz. Biz tüm Çerkesleri kesinlikle temsil etmiyoruz ve edemeyiz. İradelerini birleştirip, biz her anlayıştan Çerkes sizleri temsilcimiz ilan ediyoruz deseler de bunu kabul etmeyiz. Çünkü buna hem gücümüz yok hemde her Çerkesi temsil edebilecek kadar midesiz olamayız da. Bizim temsil ettiğimiz şey bir anlayışa Çerkeslikle entegre bir şekilde yansıyan bakış açısından ötesi değil. Yani, bize siz kim oluyorsunuz diye hesap soran o tatlısu Çerkeslerinin yüreği rahatlasın, biz kesinlikle Çerkeslerin, onların sinmiş oldukları tarafını temsil etmiyoruz, böyle bir iddiamız yoktur ve böyle bir amacımız da asla olmayacaktır. Çok değil, daha iki gün önce e-posta kutuma gelen bir iletide kendilerinin Çerkes Partisi kurduklarını iddia eden bir kişi, bizim birlikte yürüdüğümüz siyasi yapıyı asılsız iftiralar ile suçlayan bir dille bana gittiğimiz yolun doğrı olmadığını söyledi. Sebebi ise, artık bize gına getiren, yaka silkilten şu “Asalet” olayı. Bende şu kadarını yazayım, kendi halkını asil görüpte, başka halklara hakaret eden, etmeye getiren ne kadar Çerkes varsa, aşağılığın ta kendisidir. Çerkes halkı, geçmişiyle ve mücadelesiyle tarihindeki tüm asalet ile dursa bile, bu asaletten nemalmamış aşağılık ruhlu Çerkeslerin varlığı da inkar edilemez durumdadır. Kendini asil zanneden köle ruhluların en büyük kompleksi, aşağılık kompleksidir ve bunu gizlemek içinde halkımızın onurlu tarihi onlar için bulunmaz hint kumaşıdır! Bazıları bu kumaşa sıkıca tutunmuşlar ve her yerde kullanıyorlar ama, tarih onların aşağılık varlığını es geçmeyecektir, bunu da bilsinler! Yaşadığı ülke neresi olursa olsun, gerek Türkiye, gerek Rusya, gerek Lübnan, gerek ABD, gerek İsrail, gerek Suriye hiç fark etmez, işte diaspora, yaşadığı yerdeki zulüme göz yumuyor, zalime omuz veriyorsa.. ağzından mazlumun değil, zalimin sesi çıkıyorsa.. yanında ezilenleri değil, ezenleri buluyorsa bilsin ki, gittiği yolun sonu karanlıktır. Hiç kimse Çerkeslerin kara kaşına, kara gözüne sevdalı değil.. Hiç kimse aptal değil ve hiç kimse özel değil. Eğer bugün, yanıbaşımız da birisi farklı olduğu için zulüm görüyor da, bu zulüm bizi teğet geçiyorsa şapkayı önümüze alıp “neyimizi verdik” ya da “neyimizi alıyorlar” diye düşünmemiz gerekir. Bu gerekirken, bununla övünüp, rolüne devam ederek “asalet” masalı okuyanlar da, e-posta kutularımız da bize ya hesap sorur olmuş ya küfür eder olmuş ya da tehdit eder olmuşlar.
Sizin için her anlayıştan Çerkesin bir araya gelmesi gerekiyor olabilir, ancak bizim böyle bir düşüncemiz yok. Bizim için ak aktır kara da karadır ve bu ikisiyle bir gri yaratmayacağız! Onurluyla onursuzu, namusluyla namussuzu, vicdanlıyla vicdansızı yan yana getirmeyeceğiz! Çerkesleri böleceğiz!