Bugün 30 mart, Türkiye’de milyonların ‘oy verip’ bir şeyleri değiştireceği gün bugün. Ancak neyi, hangi vadede ve nasıl değiştireceği konusunda çok farklı kesimlerin akıl almaz inançlarından, küçük beklentilerine, tedirginlikten, umuda bir çok farklı yaklaşım, bir çok farklı duygu var. Bugün, toplumu temsil eden bir çok kişi için beklenen o büyük gün işte. Artık birileri için; -ya umudun yıkıldığı ya da umudun kazandığı- gün olacak bugün. Ertelenecek, üstüne düşünülecek, hayaller kurulacak tek bir gün kalmadı; bugün; dünyayı böyle güzelleştirebileceğine inanan milyonlarca insan tüm umutlarını ve kaygılarını bir sandığa bırakacak ve henüz gün bitmeden umutlarının ve kaygılarının cevabını alacak.
ama dedim ya; velev ki diye.. işte öyle değilim dostlar. Bunu sevsenizde, sevmesenizde.. işbirlikçi desenizde, demesenizde, kullanmadığım oy bir yere yarasa da yaramasa da; oy kullanmayacağım. Çünkü siz; Oy kullanmanın birşeyleri değiştirebileceğine nasıl inanıyorsanız, bende hiçbir şeyi değiştirmeyeceğine öyle inanıyorum. Nasıl sizin oy kullanmak için makul sebepleriniz varsa ve ben onlara gülüyorsam, sizinde bana gülmenizi istediğim ve oy kullanmamak için makul sebeplerim var.
Burada oy kullanmayı küçümsemek ve oy kullanmama propagandası yapmak istemiyorum. Nihayetinde şuan, öyle de olsa böyle de olsa; hepinizin oy kullanma özgürlüğü var ve bu özgürlüğünüz bana tehdit olmadıkça ben sizin kendinizde bulduğunuz bu özgürlüğe saygı duymak zorundayım/duyuyorum. Bazı arkadaşlarımızla aramızdaki samimiyete dayanıp yaptığımız konuşmaları saymazsak; oy kullanan kitlelere topyekün bir savaş halinde değilim. Bu yüzden oy kullanan sevgili dostlarda, kullanmayan dostlarda rahat olabilirler, samimice yazmak istediğim konu;
Bugün oy kullanan milyonların içindeki Mevcut durumdan rahatsız olan kişilere samimice bir mesaj, yarın için bir altmetin, gelecek için bir konu..
Sevgili arkadaşlar;
Gücümüzün farkına vardığımız zaman, iktidar kavramı halkına karşı saldıracak yetkiyi dahi bulanların kavramı olmaktan kurtulacak ve halka, tamamiyle halka ait olacaktır. Bugün seçimlerde umut ettiğimiz sonucu alamayabiliriz, ancak bu gücümüzün farkında olduğumuz süre içerisinde; iktidarda kimin olduğunun hiçbir önemi kalmayacaktır. Kim ki iktidara gelip halkına zulüm ederse; nasıl bir karşılık alacağını görecektir bu güçle.
Sandık içinden neyi çıkarırsa çıkarsın; çocuk öldürmeyi, bunu teşvik etmeyi, insan yaralamayı ve adaletsizliği meşrulaştırabilir mi? İşte sandık içinden ne çıkarsa çıksın; bunları yapanlar meşruluğunu yitirmiştir. Bunu torbalarıyla çıkardıkları yasalar ile istedikleri kadar değiştirmeye çabalasınlar. İnsanın vicdan şirazesi vardır ve bu adalet duygusunu yitirmeye, zalimlerin çıkardığı zorba yasaların gücü yetmemelidir.
Sakın ola ki; Sandık öfkenizi öldürmesin.
Adalet sandıklarda aranmaz, adalet vicdanlarda aranır. Eğer adaletin geleceği sandıklara bağlanmış olsaydı bugün Partileri değil, mahkemeleri yönetecek kişileri biz seçiyor olurduk. Eğer mahkemeleri biz seçmiyorsak; partilerin adalet hükmünde işledikleri suçları aklamak için sandığa gitme lüksü yoktur.
30 mart’a yüklediğiniz umudu sandıkla yitirmeyin. Sandıklara sığmayacak kadar büyük vicdan sahibi insanlarsınız.