Eylemlilik süreciyle oluşturduğumuz organik bağlar gün geçtikçe güçleniyor ve
bu gücü önümüze koyarak kolektif bir şekilde değerlendiriyoruz. Bu
değerlendirmelerimizin bir yöneticisi ve yürütücüsü yok, tüm süreçlerimiz kendi
içimizde mevcut bulunan saygı ve hoşgörü içinde birbirimizi dinleyerek ve ikna
ederek tamamlanıyor. Kısacası arkadaşlar; A inisiyatifi, B hareketi, C kurumu
olarak değilde; ben Canberk olarak, Ümit amca ile, Deniz ile, Kadir ile, Gökhan
ile, Özdemir abi ile, Cemal abi ile, Cihan ile, Gökhan ile, Leyla ile, Murat
ile, Caner ile ve elbette tam anlamıyla listelemek çok uzun sürecek; ben ve tüm
dostlarımız tamamen aramızdaki samimiyet ve saygı ile oluşturduğumuz dostluk
bağları ile bir arada duruyoruz. Birilerinin dışına çıkamadığı teyamülleri
altüst etmiş, farklı bir biçimde hedefler oluşturabilen, organize olabilen ve
tavır koyabilen noktadayız.. Birilerinden konuyla ilişkin özür ise asla
dilemeyeceğiz, hatta o birileri; benim ve bazı arkadaşlarımın arkalarından
konuştukları şeyler için bizlerden özür dilemeliler. Peki ben ya da herhangi
bir dostum, birbirine samimiyet ve dostlukla bağlanmış insanlarımız için
yapılan bu haksızlıklara karşı; bu haksızlığı yapanların, özürlerini dileseler
bile –özürlerini—kabul edecek miyiz? Kısacası söyleyeyim size.. Evet, edeceğiz… ama bir daha asla güvenmeyeceğiz.
Onların gelişen süreçte, hareketin ivedikleşmesi için yapılan mücadele de
imzaları bulunmadığı için çıkardıkları engelleri, kendi özürlülükleri olarak
kabul edecek, görmezden gelecek ve yolumuza devam da edeceğiz.
Biz bir şeyin farkındayız! ve diyoruz ki; eylemlilik halimiz sürdürülebilirliği
kadar tüm dinamizmi ile devam edecek. Bunu kimin hazmedip kimin lağvettiği,
kimin kimin arkasından ne dedikodusu yaptığı ya da saptadığımız olası
dedikoduların ne yoğunlukta olacağı hiç umurumuzda değil. Bize hiçbir suretle
kesin bilgi olmadan verilen kişi karşı propagandaları etki değildir. Bizim
insanla – insan arasındaki ilişkilerimiz; kişinin kendisiyle edindiğimiz
tecrübeye dayalı ilerlemekte, somut delillerin kesin ve samimi tahlilleriyle
sonuçlanmaktadır. Bu yüzden, yedeklenmiş ve kullanımda olan gücümüzün hiçbir
kısmı insan – insan arasında gelişen soyut davranış çatışmalarına yönelmemekte
ve gücümüz kendi varlığını; sonuca odaklayarak bir şekilde muhafaza
edilmektedir. Dedim ya, “Bir şeyin farkındayız” İşte o “şey” bizim için bize
karşı yönelecek tüm soyut iftira kampanyalarında somut olarak savunacağımız “şey”in
silahı olarak elimizde ve yüreğimizde durmaktadır. Yüreğimizin ise doğru yolda
tereddütsüz gittiği, aslında birilerinin çok iyi idrak edip belki de hazım
edemediği istikrarımızın kaynağıdır. Bu saatten sonra, herkes atacağı adımı
hesaplamalı ve hesabını yapamadığı adımları atmaktan sakınmalıdır. Her nasıl
başlatılırsa başlatılsın, kişilerin kendi yaşam alışkanlıkları üzerinden
itibarsızlaştırılmasına karşı tavrımız çok nettir ve tekrar edilmek gerekirse;
alkol alma, sigara kullanma, barlara gitme, meyhanelere gitme vb. gibi çirkin
söylemler ile kişiler itibarsızlaştırılmaya çalışıldığında bu bizim hiçbir
surette kabul edemeyeceğimiz bir karalama kampanyasına dönüşmekte demektir. Bu
durumda tavrımız, kampanyayı yürütenlerin niyetlerini tahlil etmek, elde
ettiğimiz tahlili kendi içimizde konuşmak ve sonucu da halkımıza hiç
çarpıtmadan açıklamak olacaktır.
Bir şeyin farkındayız efendiler;
Gücümüzün, inancımızın ve istikrarımızın farkındayız. Dinamizmizin reklam
panosunu oluşturmayarak, hareketin içinden hareketi okuyarak önümüze koyduğumuz
hedefler somuttur. Karşımıza çıkarılacak safsataların öngörüleri, kimlerin ne
gibi politik dile ve dansözlüğe sahip oldukları hakkında kendimize yetecek
kadar da bilgi sahibiyiz. Uyarırız ki; bizim kolektif hareketliliğimizin ve yol
arkadaşlarımızın hakkında soyut olarak başlatılacak her iftira kampanyasına,
somut olarak karşı koyacak materyal ve kuvvete sahibiz. Bunu bir koz olarak
kullanmayı düşünmememiz, sizleri hedefimizin önünde engel olarak
görmeyişimizdir. Ancak bu iyi niyetli düşüncemizi değiştirebilecek olanda bi
tabii sizler olmaktasınız.