EMPERYALİZMİN DİĞER YÜZÜ: ÇERKESYA.

Emperyalizm ve Çerkesya: Tarih ve Analiz

Emperyalizm genellikle Batı merkezli bir kavram olarak algılanır ve sıklıkla Batı’nın, özellikle de ABD’nin politikalarıyla ilişkilendirilir. Ancak emperyalizmin kapsamı ve etkileri genellikle yerel veya bölgesel güçler tarafından da sürekli ve hissedilir. Rus İmparatorluğu’nun Çerkesya’daki varlığı ve etkisi, emperyalist politikaların Doğu’daki bir örneğini sunar. 1763 ile 1864 yılları arasındaki dönem, Rusya’nın Çerkes topraklarına saldırıları ve bu genişleme sürecindeki etkileri açısından önemlidir. Bu dönem, Çerkes toplumları ile Rus İmparatorluğu arasındaki karşılaşmaların, çatışmaların ve sonuçlarının bir belgesidir.

18 yüzyılın başlarında, Rusya’nın Karadeniz’e olan ilgisi, Çerkesya ile Rusya arasında doğrudan temasın başlamasına yol açtı. Özellikle, Rus İmparatorluğu’nun deniz ticaretini geliştirme çabaları ve stratejik limanlara sahip olma isteği bu teması gerekçelendirdi. Rusya’nın bölgeye doğru ilerlemesi, başlangıçta ticari amaçlarla başlasa da, kısa sürede daha karmaşık hale geldi ve Çerkesya, Rusya’nın karşısında direnen bir bölge haline geldi.

    Rusya’nın Karadeniz’e bağlı kalmasıyla birlikte, Çerkesya’nın stratejik önemi daha da arttı. Bölgenin doğal kaynakları, coğrafi konumu ve jeopolitik değeri nedeniyle, Rusya’nın bu bölgedeki hakimiyetini pekiştirmek amacıyla çeşitli politikaları uygulaması kaçınılmaz hale geldi. Bu politikaların sonucunda, Çerkes toplumuna yönelik baskı ve saldırılar iyice arttı, Rusya’nın bölgedeki etkisi derinleşti.

    19 yüzyılda, Rusya’nın Çerkesya’daki hakimiyetini sağlama çabaları daha da arttı. Özellikle, Çerkesya’nın stratejik önemi ve bölgedeki doğal kaynaklar, Rusya’nın bölgeye olan ilgisini artırdı. Rusya’nın Çerkesya’ya yönelik askeri operasyonları ve baskı politikaları, Çerkes topluluklarının direnişle karşılık buldu ve çatışmaları şiddetlendirdi. Bu dönemde, Rusya’nın bölgedeki askeri ve siyasi baskısı arttı ve Çerkes toplulukları üzerinde büyük etki yarattı.

      Rusya’nın Çerkesya’daki politikaları, kültürel asimilasyon ve baskı politikalarını içeriyordu. Rus yönetimi, Çerkes topluluklarını Rus kültürüne asimile etmeye çalıştı ve yerel kültürleri bastırmaya yönelik politikalar izledi. Özellikle, iskan ve eğitimde dil politikaları ve kültürel yasaklar, Çerkes topluluklarının kültürel kimliğinin zayıflamasına yol açtı.

      1864’te, Rusya’nın Çerkesya’daki askeri operasyonlarının son aşamasında, milyonlarca Çerkes yerlerinden edildi ve Osmanlı İmparatorluğu’na zorunlu sürgün edildi. Bu soykırım, büyük bir insanlık trajedisine ve akla hayale gelmeyecek acı sonuçlara yol açtı. Çerkesler, evlerini terk etmek zorunda kaldılar ve sürgün sırasında birçok insan hayatını kaybetti. Rusya’nın Çerkesya’daki politikaları sonucunda, milyonlarca insan yerlerinden edildi ve yaşanan insan hakları ihlalleri, bu trajik olayın boyutunu gözler önüne serdi.

      Modern dönemde, Çerkesya’daki Rus etkisi hala güçlü bir şekilde hissedilmektedir. Rusya’nın Çerkesya’daki politikaları, hükümetin bölgedeki siyasi ve ekonomik kontrolünü sürdürme çabalarını yansıtmaktadır. Özellikle, Çerkes topluluklarına yönelik baskı ve ayrımcılık devam etmektedir.

      Bugün, Çerkes toplulukları kültürel kimliklerini korumak ve özgürlüklerini savunmak için çeşitli mücadeleler yürütmektedir. Ancak, Rusya’nın bölgedeki politik etkisi ve baskısı, bu mücadeleleri zorlaştırmaktadır. Çerkesya’daki insan hakları ihlalleri ve kültürel asimilasyon politikaları, uluslararası toplumun dikkatini çekmeli ve bölgedeki duruma çözüm bulunması için harekete geçilmelidir.

      Çerkesya’nın tarihi, Rusya’nın emperyalist politikalarının bir devamıdır. Rusya’nın Çerkesya’daki genişleme ve sömürgeci politikaları, bölgedeki etnik ve kültürel dinamikleri derinden etkilemiş ve Çerkes toplulukları üzerinde büyük acılar ve sıkıntılar yaratmıştır. Bugün, Çerkesya’daki Rus etkisi ve baskısı devam etmektedir ve Çerkes toplulukları, kimliklerini koruma ve özgürlüklerini savunmak için mücadele etmektedirler. Ancak, Rusya’nın bölgesel politik etkisi ve baskısı, bu mücadeleleri zorlaştırmaktadır ve Çerkesya’nın geleceği belirsizdir.

      Rus İmparatorluğu’nun baskıcı politikaları, Çerkes toplulukları üzerinde derin izler bırakmış ve adalet arayışı sürekli olarak kayıt altına alınmıştır. Ancak, bu acılar ve zorluklar, Çerkesya’nın kaderini belirleyen bir yazgı değildir. Adalet ve özgürlük için bir araya gelme süreciyle, Çerkes bileşenleri daha adil bir gelecek inşa etmek için güçlerini birleştirebilirler.

      Bugün yaşayan diaspora olarak, Çerkes olmakta/kalmakta zorlanıyoruz. Rusya’nın emperyalist politikalarının nasıl bir yıkıma yol açtığını görüyoruz. Ancak tarih bize gösteriyor ki, zulme ve baskıya karşı mücadele etmek mümkündür. Adalet ve özgürlük için bir araya gelen insanlar, değişimi başlatabilir ve geleceği şekillendirebilirler.

      Bugün, Çerkesya’da hala devam eden baskı ve adaletsizliklere karşı durma zamanı geldi. Rusya’nın bölgesel politik etkisine karşı çıkmak ve insan haklarını savunmak için birlik olmalıyız. Bu, barışçıl protestolar, uluslararası destek kampanyaları ve insan hakları kuruluşlarıyla iş birliği yapma gibi çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Ancak en önemlisi, Çerkeslerin birlik içinde olması ve adalet için mücadele etmesidir. Adalet ve özgürlük için mücadele etmek, sadece Çerkeslerin değil, tüm insanlığın sorumluluğudur.

      Çerkesya’daki baskı ve adaletsizliklere ses çıkarmak, evrensel insan haklarını savunmak anlamına gelir. Bu mücadele, sadece Çerkeslerin değil, tüm insanların geleceği için önemlidir. Geleceğin parametrelerini değiştirmek için birlikte çalışmalı ve adaletin sağlanması için mücadele etmeliyiz. Unutmayın; Bugün Çerkeslerin aradığı adalet, yarın size de lazım olabilir.

      Çerkes Soykırımı’nın 160ncı Yılı

      Bir yanıt yazın

      E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir