Hiçbir şey olmuyormuş gibi yapmak mı onurlu?

Farkında değilsiniz, ateş düştüğü yeri yakmıyor; düştüğü yerden yayılıyor. Yavaş yavaş, sinsi sinsi, güçlene güçlene yayılıyor. Ne kadar yok sayarsanız sayın, ne kadar sinerseniz sinin ama; o yok saydığınız ateş, sindiğiniz yerde sizi de yakmak için yaklaşıyor. Hiç değilse, bu yüzden: bugün ateşin varlığını inkar eden zihniyetinizi sorgulayın. Bakın, ateşe su olun demiyorum ama, hiç yoksa onu varsayın. Varsayın ki; doğduğu gün mutluluktan havaya uçtuğunuz yavrunuz, kendisine sorulmadan gönderildiği bir bölükte; kendisini temsil etmeyen bir savaşta ölse? Bu ateş, sizi yakmayacak mı? Hangi şovenist kelime, hangi nutuk, hangi özlü söz bu ateşin yaktığı yeri söndürebillir? Barış diyoruz, barış derken de terörist damgası yiyoruz. Peki biz, sadece tek taraflı bir barışı mı istiyoruz? Barış derken, rızası olmadan alıkonularak askere çevrilen çocuklarınızın da bekasını ilgilendirmiyor mu? Barış diyoruz, terörist ilan ediliyoruz ama; biz hiç kimse ölmesin derken, sizlerin çocuklarını da kapsamıyor muyuz? Size bir bölücülük masalı anlatılmış, inanmışsınız. Sorarım peki; barış neyin bölücülüğü olabilir? Devlet, barışa rızasını göstersin de, o andan itibaren silah atan namerttir. Biz sadece devletin attığı kurşunları değil, tüm tarafların kurşunlarını sayıyoruz. Türk’ten Kürd’e giden kurşunun durmasını istediğimiz kadar da, Kürt’ten Türk’e gelen kurşunun durmasını istiyoruz. Bu bölücülük müdür? 

Asıl bölücülük; savaştır. Savaş edebiyatıdır. Savaş şakşakçılığıdır!
Ne zaman bir silah patlasa, kimin attığının bir önemi yoktur ve her patlayan silah; bir canı hayattan bölmek üzere çalışır. Kimi zaman Asker, Gerilla’nın.. kimi zaman Gerilla, Askerin canını böler yaşamdan. Kurşun kime isabet ederse etsin, yere düşenin ardından bir feryat yükselir. Kimi zaman Türkçe, kimi zaman Kürtçe. Acının milliyeti yoktur. Evladını kaybetmiş bütün  anneler aynı dilde ağlarlar. Biz canı yaşamdan, evladı anadan ayıran bölücülüğe karşı barış istiyoruz. Esas bölücülük, ortada onurlu barış varken, onursuz savaşı devam ettirmektir.
Gel gelelim; bize… 
Çerkesleri, savaşa karşı barışı savunarak töhmet altında bırakan biz’lere.. Çerkeslerin, yaşadığı ülkelerde gelişen olaylar karşısında sessiz kalmamak  gibi duyarlı ve insanlık onuruna yakışanı yapan, kısmen bu halkın vicdanını temsil eden, tarihine çekmiş; şu kötü çocukara.
Ne yapmalıyız istiyorsunuz?
Bu ülkenin dört bir tarafı ateş çemberine dönerken, her bir yandan anaların feryatları yükselirken ve ateş, burnumuzun dibinde, canımızı, soydaşımızı, yoldaşımızı yakarken; hala sessiz mi kalmalıyız? Bu mudur onurlu olmak? Hangi onur, ateşe düşmüş canı yok saymak kadar duyarsız kalmaktır? Hangi onur, bu savaşın ortasında barışı bağırmak kadar kutsaldır? 
Her şey bu kadar kirliyken, bu kir paçalarımızdan boğazımıza doğru var gücüyle tırmanırken, halkımız ve özellikle gençlerimiz geleceksizleştirilirken hiçbir şey olmuyormuş gibi olmak mı onurlu? 
Gidin, bu kelimeyi öğrendiğiniz yerde onurlu adam mı var diye iyice araştırın.
Biz hiçbir şey olmuyormuş gibi yapmayacağız.
Bu savaşı durdurmak için, üstümüze düşen neyse, gücümüz neye yeterse çalışacak ve çabalayacağız.
bu halkın vicdanını temsil etmek için çabalamak zorundayız…
geleceğimizi umutlandırmak için çabalamak zorundayız!
,
Bizim iki güzel söze satılmış bir tarihimiz yok, hiç olmadı ve asla olmayacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir