Halkımızın
çevresinde gelişen dünyaya baktığı zaman verdiği tepkiler,
tamamen kendi tarihinden kopuk olmasının bir sonucu olabilir.
Kendisini hep başkalarının tarihinde okuyan, hep başkalarının
tarihindeki veriler ile kahraman, hain olan bir halktan; halkı
temsil eden toplumsal bir vicdan, özgün bir duruş beklemek ne
derece doğrudur bilemiyorum, ancak kendi tarihini araştırmadan,
başkalarının tarihlerindeki dayanaklara göre nitelikler edinen ve
bu nitelikleri fanatik bir şekilde savunan insanların, halkına
referans olacak bir duruş sergileyebileceklerini hiç sanmıyorum.
Kime dost, kime düşmanız diye soruyoruz sürekli, oysa bu soru
hileli bir soru. Çünkü dostta, düşmanda bir değil. Asıl soru;
biz neye dost, neye düşmanız? Bunu cevapladık mı? Biz, adı-şanı
ne olursa olsun; zalime düşman mıyız – değil miyiz? Haksızlık
edene, yanlışlar yapana, cinayetler işleyene, kanlar akıtana,
ezene düşman mıyız – değil miyiz? Bizim tarihimizdeki yeri
nedir bu duruşun? Birbirimizi, “o’cu – bu’cu” diye ilan etmek,
“o’culara – bu’culara” fanatikler toplamak, birbirine düşürmek
kolay olan değil mi? Çünkü, kendisi olması unutturulmuş,
başkası olmaya zorlanmış bir halkın içinde, böyle fanatikler
yaratmak ve fanatikleri birbiriyle çarpıştırmak kolay geliyor
olmalı. Kendi toplumsal tarihindeki tecrübelere dayalı bir akıl
yoksunluğumuz var, bu yoksunluk kolay değil. Bu yoksunlukta gökten
zembille inmedi, kendi kendine unutulmadı bu tarihte. Bugün,
halihazırda olduğumuz kıvam, dün birilerinin; yarın işime yarar
diye olmamızı istediği yerin ta kendisidir. Çerkesler,
kendilerini temsil eden bir karakteri, başkalarının yazdığı
tarihteki süslü cümlelerde değil, kendi tarihlerindeki tecrübeye
dayalı toplumsal aklın, vicdanla harmanlanacağı yerde bulacaktır.
Bugün bu kıvranma, bu belirsizlik ise birilerinin bu karakteri
gökten indirmeye çabalamasından kaynaklanmaktadır. Umut ederim
ki, birgün bunun yerde olduğunu anlayanların sayısı
çoğaldığında, işte o gün dostta, düşmanda; zalim için
korkutucu, mazlum için umut veren Çerkes karakteriyle tanışacaktır.
çevresinde gelişen dünyaya baktığı zaman verdiği tepkiler,
tamamen kendi tarihinden kopuk olmasının bir sonucu olabilir.
Kendisini hep başkalarının tarihinde okuyan, hep başkalarının
tarihindeki veriler ile kahraman, hain olan bir halktan; halkı
temsil eden toplumsal bir vicdan, özgün bir duruş beklemek ne
derece doğrudur bilemiyorum, ancak kendi tarihini araştırmadan,
başkalarının tarihlerindeki dayanaklara göre nitelikler edinen ve
bu nitelikleri fanatik bir şekilde savunan insanların, halkına
referans olacak bir duruş sergileyebileceklerini hiç sanmıyorum.
Kime dost, kime düşmanız diye soruyoruz sürekli, oysa bu soru
hileli bir soru. Çünkü dostta, düşmanda bir değil. Asıl soru;
biz neye dost, neye düşmanız? Bunu cevapladık mı? Biz, adı-şanı
ne olursa olsun; zalime düşman mıyız – değil miyiz? Haksızlık
edene, yanlışlar yapana, cinayetler işleyene, kanlar akıtana,
ezene düşman mıyız – değil miyiz? Bizim tarihimizdeki yeri
nedir bu duruşun? Birbirimizi, “o’cu – bu’cu” diye ilan etmek,
“o’culara – bu’culara” fanatikler toplamak, birbirine düşürmek
kolay olan değil mi? Çünkü, kendisi olması unutturulmuş,
başkası olmaya zorlanmış bir halkın içinde, böyle fanatikler
yaratmak ve fanatikleri birbiriyle çarpıştırmak kolay geliyor
olmalı. Kendi toplumsal tarihindeki tecrübelere dayalı bir akıl
yoksunluğumuz var, bu yoksunluk kolay değil. Bu yoksunlukta gökten
zembille inmedi, kendi kendine unutulmadı bu tarihte. Bugün,
halihazırda olduğumuz kıvam, dün birilerinin; yarın işime yarar
diye olmamızı istediği yerin ta kendisidir. Çerkesler,
kendilerini temsil eden bir karakteri, başkalarının yazdığı
tarihteki süslü cümlelerde değil, kendi tarihlerindeki tecrübeye
dayalı toplumsal aklın, vicdanla harmanlanacağı yerde bulacaktır.
Bugün bu kıvranma, bu belirsizlik ise birilerinin bu karakteri
gökten indirmeye çabalamasından kaynaklanmaktadır. Umut ederim
ki, birgün bunun yerde olduğunu anlayanların sayısı
çoğaldığında, işte o gün dostta, düşmanda; zalim için
korkutucu, mazlum için umut veren Çerkes karakteriyle tanışacaktır.