Eylemi büyültmek, onun karşısına aldığı haksızlığa karşı nasıl başkaldırdığını göstermekle mümkün olabilir. Daha önce de yazdığım gibi; baskı mekanizmasının yarattığı korkuyla sindirilmiş insan yığınları ile doluşmuş kentlerde, bu baskıya karşı gelmek için, korkuyla sindirilmiş toplumun korkusunu öfkeye çevirecek örgütlenmeler yapmak gerekiyor. İnsanlara teorik umudu ulaştırmanın en kolay yolu; pratik hareketin cesaretiyle tarif edilir. İşte bu yüzden; kentin korkuyla sindirilmiş yığınları bir şekilde örgütlü hale getirilmeye çalışılmalı, bu olurkende örgütlenmeye çalışılan yığına umut verecek pratik eylemlilik sergilenmelidir.
Bu çok önemli bir şey; bu korkuyla sinmiş bireyin artık kendisinden alınan şeye razı olmayabileceğini sokakta görebilmesidir. Bunu başarabilmek için ise doğrudan eylem takımları oluşturulmalı ve mevcut devrimci gündemin eylemsel takviminin dışına sızan ve eylem yapmak için fırsat kollayan yapılaşmalarının dışında, kendi anlık ve doğrudan eylem haline geçmelidirler. Eylemin açıklamalı alt yapısı; günlük ekonomik veya sosyal şiddete maruz kalan toplumun bütün kademeleriyle tarif edilecek düzeyde olduğu için; yapılan eylemi anlatmanın, eylemi yapmaktan daha kolay olacağını düşünüyorum.